7 Haziran 2010 Pazartesi

'Filistin dersem çık, Kürdistan dersem saklan'

Gerçek anlamda insan olabilmenin en temel özelliklerinden bir tanesi, tarafsız ve objektif olabilmektir.
Kendin için istediğini başkası içinde isteyebilmek, haksızlık nerede varsa ona karşı durabilmektir.


Dil, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin nerede bir adaletsizlik varsa onun karşısında durabilmektir gerçek anlamda insan olabilmek.


Nereden gelirse gelsin, insanlara zarar veren her türlü etmene karşı aynı tutumu takınabilmelidir.


Ama gel görelim ki bunu pek görememekteyiz.


Günümüz insanları olaylara taraflı yaklaşıyor ve birşeyleri görmezden gelirken utanmıyorlar.


Örneğin; Filistinde ki halka yapılan zulme isyan eden, dayanışma sergileyen bir Türkiye'li, kendi sınırları içerisinde yaşayan Kürtlere yapılan katliamları görmezden geliyor.


Yanı başındaki toplumun çığlıklarına kulak tıkayan insanlar, binlerce kilometre uzaklıkta ki halkın yardımına koşmaktan çekinmiyorlar.


Burada şunu da belirtmek gerekiyor ki; Filistin halkının haklı mücadelesine ve direnişiyle bir sorunumuz da yoktur.


Sorun olaya yaklaşımla ilgilidir.


Kendi yanıbaşında ki çığlığı duymayan birisinin diğer bir mazluma yardıma koşması inandırıcımıdır yada ahlakimidir?


Kürtler söz konusu olduğunda cellat kesilen insanlar, Filistin konusu olduğunda da mazlumların haklarından bahsetmektedirler.


Bu nasıl bir çelişkidir anlamak güç.


Hele ki Başbakan Erdoğan'ın son açıklamaları traji komik bir beyanattır.


Erdoğan İsrail için diyor ki; 'Çocuklar taş attı diye onlar fosfor bombası attı. 19 yaşında ki Furkan Doğan'ı hunharca katlettiniz, elinde silah üzerinde bombamı vardı da onu öldürdünüz. Hamas, kendi topraklarının direnişçisidir. Seçim kazanmışlar ama iradeleri tanınmıyor, siyaset hakkı verilmiyor. Silahsız kardeşlerimize ateşli silahlarla saldırmışlar.'


Bunları duyan okuyan, Tayyip Erdoğan'ın söylediğini bilmese Kürdistan'da yaşananların anlatıldığını düşünür.


En az İsrail kadar, kendisine taş atan çocukları öldüren diğer bir ülke Türkiye'dir.


Her geçen gün katledilen Kürt çocuklarının elinde de ateşli bir silah yoktu ancak asker ve polis onları hunharca katletmekten geri kalmadı.


En az İsrail kadar seçilmişlere siyaset hakkı vermeyen diğer bir ülke Türkiye'dir. Binlerce siyasetçisi tutuklanmış olan, partileri kapatılmış olan Kürtleri umursamayan başbakan, Filistin'e bu konuda saldırmaktan eksik kalmıyor.


Adalet arayışına kendi bulunduğu yerden başlamayan hiçbir kimse ciddi ve dürüst bir yaklaşım sergilememektedir.


Mazlum, her yerde mazlumdur. Ve kendisine insanlık sıfatı yakıştıran her kişi ayrım gözetmeksizin bu adaletsizlikleri dile getirebilmelidir.


Hak aramak onurlu ve cesaret isteyen bir iştir.


Kürdistan'da ki katliama kulak tıkayan, görmezden gelen birisinin Filistin için sahte gözyaşı dökmesi hiçbir anlam ifade etmemektedir.


Kendi topraklarında dökülen kana seyirci olan bir ülkenin insanlarının gemi satın alarak binlerce kilometre öteye yardım götürmesi en başta Filistin halkı tarafından ayıplanmaktadır.


Tarih bunu görüyor ve yazıyor.


Kürtler, kendileri gibi büyük katliamlara maruz bırakılmış olan Filistin halkı ile de her koşulda dayanışma sergilemektedir.


Burada ki temel sorun tarafsız olamamaktan kaynaklanmaktadır.


Filistin konusu olunca konuşan, mesele Kürdistan olunca susan anlayış boş bir anlayıştır. Ahlaksız bir anlayıştır.


Dediğimiz gibi;


Yapılanlar sadece 'Filistin dersem çık, Kürdistan dersem saklan' oyunundan başka birşey değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder