11 Nisan 2010 Pazar

Ya$amın Anlamı

Yine çıktı piyasaya “çağrıcı başı”
Bizim çağrıcı tam da böyle günlerin adamı.
Sever “çağrıcı başı”,
Ölüm kol gezerken ülkede,
Yaşama dair bol keseden atmayı..
“Ölmeyin” der mesela, “yaşam güzel” der,
En çok da alıp beyinlerinden gıdayı
“Değmez” der.
O, “değmez” demeyi pek sever.
“Değmez”…
Zulmedene değildir onun “çağrısı”
Direnene “ölmeyin” demeyi sever de
Katledene, “öldürmeyin” demeye dili varmaz..
Ama çağrıcı başı, yaşamı da bilmez.
Bir doğum kusuru, “bizim çağrıcı başının “ durumu.
Çarpıtılmış beyin, örselenmiş yürek..
Demiş ki efendisi;
“Beyin ve yürek senin neyine gerek?”
Kocaman bir dil, bir de mide..
Sevgi, aşk denen şey ne ki?
İki kişilik bir yataktan ibaret..
İşte böyle sevgili kardeşim,
Bizim çağrıcı başının bütün dünyası,
Sevgi ve yataktan ibaret..

Oysa değil öyle sevgili kardeşim.
Değil öyle..
Yaşamı basite alma,
Alma yaşamı basite..
Yaşam, iki kere ikinin dört ettiği gibi düz değildir.
Etmez her zaman iki ile ikinin ilişkisi yaşamda dört..
Kimi zaman ise iki ile ikiye ulaşmadan,
Dörde ulaşırsın yaşamdan.
“Yaşamı uğruna ölmeyecek kadar çok seviyorum” deyip geçme..
Basite alma yaşamı.
Yaşamı sevmek değildir, kendini sevmek,
Kendini “yaşam” ilan etme.
Yaşamı, kendinle sınırlama..
O kadar basit değildir yaşam,
Seninle başlamadı, sen ölünce bitmeyecek…
Tanı yaşamı, yaşamı anla..
Yemek – içmek değildir sadece yaşamak,
Ya da bir sevgili, bir gül, bir çiçek..
Yaşamı, basite alma..
Yaşamı midenle sınırlama.
Yaşam, bir koca çınar..
Milyarlarca yıl öncesinden gelip,
Milyarlarca yıl sonrasına uzanan
Ve her bir dalında, yaprağında
Ve her bir hücresinde
Milyarlarca acıyı, sevinci,
Coşkuyu, sevgiyi,
Yaşamı barındıran..
Yaşamı basite alma..
Öncelikle beyin ve yürektir yaşam
Sevmektir yaşam ve düşünmek..

Milyarlarca yıllık tarihe ve çevrene bak
Yarını gör..
Çünkü, yarını görmektir bir yerde yaşam.
Bak çevrene,
Bir de tarihe.
Yaşam aç ve yoksul
Ve çıplak
Ve acıyla bakan
Ve geleceğini arayan
Bir çocuğun ışıltılı gözbebeklerinde kimi zaman..
Kimi zaman, bir işçinin emeğindedir yaşam,
Köyde tarladır yaşam..
Japonya da atom bombasının altında,
Almanya ‘ da gaz odalarında ve fırınlarda,
Filistin’ de çocukların sapan taşlarında,
Amed ‘ de dirençtir yaşam..

Yaşam, Anadolu’ da tarihtir.
Kerbela da susuzluktur yaşam.
Serez’ in esnaf çarşısında
Bir bakırcı dükkanının karşısında
Darağacında Bedrettin’ dir yaşam.
Sivas’ ta Pir Sultan olup şiir yazmak.
Anadolu’ da tarihtir yaşam..

30 Mart’ tır örneğin.
Kızıldere’ de dalgalanan bayrak,
Mahir in akan al kanıdır yaşam..
Tarihi yeniden yazmaktır..
Yaşam, Anadolu’ da
Denizler gibi darağacında,
İbo gibi direnmektir işkence tezgahlarında..

Yani, şimdi Anadolu’ da yaşam,
Tohum olmaktır toprağa..
Aşık olmaktır, umut olmaktır yarınlara..
Şimdi Anadolu’ da yaşam,
“Düşsek de..” diyebilmektir ölüm oruçlarında..
“Bize ölüm yok” diyebilmek 12 Temmuzlarda.
Sabo’ nun gür sesinden,
“Ayağa kalk” çağrısı yapmaktır İstanbul’ a..

Yaşamı sev sevgili kardeşim,
Ama önce tanı..
Kendinle sınırlayıp yaşamı,
Sorma “bir insanın yaşamından daha değerli ne olabilir? “ diye..
Belki,
Onur, namus, adalet..
Ve bir insanın yaşamından daha değerlidir..
Milyarlarca insanın özgür yaşamı..
Uğruna kendini feda edebilecek kadar çok sev yaşamı..

Yaşam katledilirken,
Elini kolunu bağlayıp durma..
Bak bugün yaşam Anadolu’ da
Ölüm oruçlarında.
Bak bugün yaşam Cudi de
Boranların kanatlarında…

Kandıra F Tipi Cezaevi'nden Bir tutsağın şiiridir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder